Verona'daki Via Cappello'da eski bir han binası olan Villa Capuleti'nin (Casa di Giuiletta - Juliet'in Evi), Shakespeare'in yarattığı aşklarıyla dünyaca ünlü çift Romeo ve Juliet'le olan tarihi bağlantısından çok, turizm çalışmalarının bir eseri olduğunu söylemek daha doğru olur. Aşıkların gerçekten var olup olmadığı bir yana, evle bağlantıları hakkındaki şüphe, villanın balkonunda fotoğraf çektirmek ve iyi şans getirdiği inancıyla avludaki Juliet heykelinin sağ göğsüne dokunmak isteyen turistlerin bölgeye akın etmesine engel olmuyor.
13. yy'da inşa edilen evde, 1930'lu yıllarda oldukça geniş kapsamlı bir restorasyon projesi hayata geçirildi. Binanın birçok penceresi, gotik kapıları ve Juliet'in Romeo'ya seslendiği varsayılan ünlü "Juliet Balkonu" bu restorasyon sırasında eklendi. Balkonun 20. yy'da uygulanan bir eklenti olması da, tartışma konusu oldu. Evin içindeki küçük müzede, 16. ve 17. yy'a ait antika freskler, tablolar ve seramikler bulunuyor. Tümü Shakespeare'in oyunuyla bağlantılı olan bu eşyaların gerçekten Capuletler'e ait olup olmadığı ise bilinmiyor.
Romeo’nun kaçtığı Mantua ise, Lombardiya (İtalyanca: Lombardia ; Lombardça : Lumbardia) bölgesine bağlıdır. İtalya'nın kuzeyinde Alpler ve Po nehri vadisi arasındaki bölgedir. İtalya'nın 1948 Anayasası ile kısmi bölgesel özerklik verilmiş 20 bölgesinden birisidir. Başkenti Milano kuzey İtalya'nın en büyük şehridir.
Her ne kadar Romeo Juliet’te Romeo’ya satışı yasak zehiri veren eczacı hayli yoksul görünse de. Mantua’da eczacılık günümüzde önemli sektörlerden biridir.
TARLA KUŞUYDU JULIET
Shakespeare' in yüzyıllardır insanları gözyaşına boğan karakterleri Romeo ve Juliet, Ephraim Kishon' un yeni kurgusunda günlük yaşantı ve çığırından çıkmış bir evlilik içinde ele alınıyor. İntiharın eşiğinden döndükten sonra evlenip bir de çocuk sahibi olan "kıdemli aşıklar" kimsenin öngöremediği bir hayatı sürdürürler. Bu dünyanın yaratıcısı Shakespeare mezarında ters döner ve olaylara müdahale etmek üzere eve gelir.
Engin Alkan'ın rejisiyle Romeo ve Juliet öyküsüne farklı bir yerden baktıran ve çağdaş bir "klasik" olarak İ.B.B. Şehir Tiyatroları repertuarında yerini alan oyunda, öten tarla kuşu muydu bülbül müydü sorusunun cevapsızlığı altına “aşk nasıl bu hale gelir”in cevabı aranıyor.
Pişirilen yemeklerin buharlarının canlı icra edilen notalarla kaynaştığı iki saatlik şölende, tariflere uygun yapılmaya kalkıldığında hep tadı kaçmış, alışveriş listelerinde unutulmuş, akşam yemeği telaşı arasında kaynamış ve sonunda dibi tutmuş “efsane aşk” ın tüm zamanlarda, tüm tanıdıklığıyla “ille de var” lığı hatırlatılıyor.